KENTSEL DÖNÜŞÜM (ARSA PAYI DÜZELTİLMESİ DAVASI)
ARSA PAYI DÜZELTİLMESİ DAVASI
Arsa
payı, bir arsa üzerinde ortak mülkiyet hakkının bağımsız bölümlere tahsis
edilen kısımlarını ifade etmektedir. Özellikle büyük metropollerde, ticari ve
turizm kazancının yüksek ya da şehirlerde toprağın az ve değerli olması
nedeniyle aynı binadan daire şeklinde bağımsız bölüm veya işyeri olan birden
çok kişi bir araya gelerek bir arsa üzerinde ortak olarak gayrimenkul sahibi
olmaktadırlar. Bazen de ortak alınan bir arsa üzerine bina yapılmaktadır. Arsa
üzerindeki ortaklık binanın yapımı sonrasında da bağımsız bölümlere tahsis
edilen arsa payları üzerinden devam etmektedir.
Kentsel
Dönüşüm Yasası olarak bilinen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanunda arsa payları malikler tarafından alınacak
kararlarda 2/3 oyçokluğu hesabının belirlenmesinde rol oynamaktadır. Bu nedenle
arsa payının doğru tespit edilerek bağımsız bölümlerin tahsis edilmesi
önemlidir. Çünkü arsa payı oranı maliklerin o arsa üzerindeki mülkiyet oranını
temsil etmektedir. Arsa Payı, mevcut Anayasa’nın 35. maddesinde ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi Ek Protokol 1/1. maddede güvence altına alınan mülkiyet
hakkı kapsamındadır. Bu nedenle mülkiyet hakkının bir yansıması olan arsa paylarının
o binada mülkleri olanlar açısından doğru tespit edilmesi büyük önem arz
etmektedir.
Binada
bulunan maliklerden biri arsa payının hatalı belirlendiğini düşünerek; arsa
payının düzeltilmesini isteyebilir. Arsa payı düzeltilmesi talebinin hukuki
dayanağı 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun (634 sayılı KMK) 3’üncü ve de
44’üncü maddesidir. Esas olarak arsa payı değiştirilmesi (ya da düzeltilmesi)
3’üncü madde çerçevesinde yapılmaktadır. Söz konusu madde; “(1) Kat mülkiyeti,
arsa payı ve ana gayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir
mülkiyettir. (2) Kat mülkiyeti ve kat irtifakı, bu mülkiyete konu olan ana
gayrimenkulün bağımsız bölümlerinden her birinin konum ve büyüklüklerine göre
hesaplanan değerleri ile oranlı olarak projesinde tahsis edilen arsa payının
ortak mülkiyet esaslarına göre açıkça gösterilmesi suretiyle kurulur. Arsa
paylarının bağımsız bölümlerin payları ile oranlı olarak tahsis edilmediği
hallerde, her kat maliki veya kat irtifakı sahibi, arsa paylarının yeniden
düzenlenmesi için mahkemeye başvurabilir. Bağımsız bölümlerden her birine bu
fıkra uyarınca tahsis edilen arsa payı, o bölümlerin değerinde sonradan meydana
gelen çoğalma veya azalma sebebiyle değiştirilemez. 44 üncü madde hükmü
saklıdır. (3) Kat irtifakı arsa payına bağlı bir irtifak çeşidi olup, yapının
tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, bu Kanunda
gösterilen şartlar uyarınca kat mülkiyetine resen çevrilir. Bu işlem, arsa
malikinin veya kat irtifakına sahip ortak maliklerden birinin istemi ile dahi
gerçekleştirilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
3’üncü
maddenin metninde adı geçen 44’üncü madde ise aynı maddede yer alan kuralın
istisnasıdır. 44’üncü madde ise şu şekilde düzenlenmiştir; “(1) Ana
gayrimenkulün üstüne kat ilavesi veya mevcut çekme kat yerine tam kat yapılması
veya zemin veya bodrum katlarında veya arsanın boş kısmında 24 üncü maddenin
ikinci fıkrasında yazılı yerlerin sonradan yapımı veya ilavesi için: a) Kat
malikleri kurulunun buna oybirliğiyle karar vermesi; b) Ana gayrimenkulün bu
inşaattan sonra alacağı duruma göre, yapılan yeni ilaveler de dahil olmak üzere
bütün bağımsız bölümlerine tahsis olunacak arsa paylarının, usulüne göre
yeniden ve oybirliğiyle tespit edilmesi; c) İlave edilecek yeni bağımsız bölüme
tahsis edilen arsa payı üzerinde, tapu memuru huzurunda yapılacak resmi
senetle, 14’üncü maddeye göre kat irtifakı kurularak bunun, ana gayrimenkulün
bütün bağımsız bölümlerinin kat mülkiyeti kütüğündeki irtifaklar hanesine
tescil edilmesi ve ana gayrimenkulün kapanan eski kütük sayfasıyla 13’üncü
madde hükmüne göre bağlantı sağlanması; şarttır. (2) Bu nitelikteki ilave ve
genişletmelere muvafakat etmekle beraber kendisi katılmak istemeyen kat
maliklerinin arsa paylarından, bu ilaveler sebebiyle azalan kısmın, ilaveyi yaptıranların
bağımsız bölümlerine tahsisini kabul ettikleri, resmi senette belirtilir. (3)
Bu takdirde, yeni bağımsız bölümün yapılmasına katılmayan kat maliklerinin arsa
paylarından yeni tahsis sebebiyle azalan kısmın bedeli kendilerine ödenmek
şartıyla, yeni yapılan bağımsız bölüm, kat irtifakı kurulmasına dair olan eski
resmi senet gereğince kat mülkiyetine çevrilerek onu yaptıranın mülkü veya
yaptıranların ortak mülkü olur ve kat mülkiyeti kütüğünün ayrı bir sayfasına
yeni malik veya malikler adına tescil edilir.”
Bu
makalede ilk olarak arsa payı kavramı açıklanacak ve arsa payının belirlenmesi
üzerinde durulacaktır. Daha sonra, arsa payı düzeltilmesi davası (44’üncü madde
istisnası ile beraber), söz konusu davanın kabul edilebilme şartı
incelenecektir.
Arsa
Payı Kavramı
634
sayılı Kanunun 2’nci maddesinin d bendi uyarınca bir arsanın, bağımsız
bölümlere tahsis edilen ortak mülkiyet paylarına “arsa payı” denilmektedir.
Arsa payı ancak bağımsız bölümler için mümkün olabilir. Ortak alanlar için arsa
payı tesisi mümkün değildir.[1]
Arsa
payı, Kat Mülkiyeti Kanununun düzenlemesi açısından kat mülkiyeti ve kat
irtifakının ayrılmaz bir unsurudur. Bunu da 634 sayılı Kanunun 3’üncü
maddesinde kat irtifakının arsa payına bağlı bir irtifak olduğunu
belirtmesinden ve aynı Kanunun 5’inci maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü
fıkralarında yer alan “(2) Ana gayrimenkulde, kat mülkiyetine bağlanmamış veya
kat irtifakı kurulmamış arsa payı bırakılamaz, (3) Kat mülkiyetini kayıtlayan
haklar, kendiliğinden arsa payını da kayıtlar. (4) Anagayrimenkulde kat
mülkiyetinin kurulmasından önce o gayrimenkulün kütükteki sayfasına tescil veya
şerh edilmiş olan haklar kat mülkiyetini de, kaide olarak arsa payı oranında,
kendiliğinden kayıtlar” şeklinde düzenlemeden anlamak mümkündür. Aksi bir
görüş olarak Tekinay’a göre ise arsa payı kavramı isabetli değildir. Zira
paylara ayrılan “arsa” olmayıp “mülkiyet”tir.
Arsa
Payı Belirlenmesi
Arsa
payının belirlenmesiyle birlikte bir apartmanda oluşan daire veya işyerleri
şeklindeki bağımsız bölümler üzerindeki mülkiyet hakkı da belirlenmiş olacaktır
ve buna bağlı olarak da kat mülkiyetinden doğan hakları da arsa payı oranında
bağımsız bölüm sahibi kullanacaktır. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 6’ıncı maddesinin birinci fıkrasında yapının
yeniden değerlendirilmesine bağımsız bölüm sahipleri sahip oldukları hisseleri
oranında paydaşların en az 2/3 çoğunluğu ile karar verebilecekleri
belirtilmiştir. Dolayısıyla kişilerin yapı ile ilgili gerek 634 sayılı Kanun
gerekse 6306 sayılı Kanun kapsamında sahip oldukları hak ve yükümlülükleri
kullanmaları arsa payları ile orantılıdır. Bu nedenle arsa payının doğru
belirlenmesi önemlidir.[2] Arsa payı özgülenmesinin önemi 634 sayılı Kanunun
çeşitli maddelerinden de anlaşılabilir.
634
sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında kat mülkiyeti, arsa payı ve
ana gayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyet olarak
tanımlanmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca ise, kat mülkiyeti ve kat
irtifakının, bu mülkiyete konu olan ana gayrimenkulün bağımsız bölümlerinden
her birinin konum ve büyüklüklerine göre hesaplanan değerleri ile orantılı
olarak projesinde tahsis edilen arsa payının ortak mülkiyet esaslarına göre
açıkça gösterilmesi suretiyle kurulacağı belirtilmiştir. Böylece arsa payının
belirlenmesinde iki temel esas kabul edilmiştir. Birincisi arsa paylarının
bağımsız bölümlerin konum ve büyüklüklerine göre belirlenmesi, ikincisi arsa
paylarının projede gösterilmesi zorunluluğu.
634
sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin ikinci fıkrası, 5711 sayılı Kat Mülkiyeti
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun (5711 sayılı Kanun) ile
değişikliğe uğramıştır.[3] Söz konusu değişiklikten önce, kat mülkiyetine konu
olacak ana yapının bağımsız bölümlerine kat irtifakının kurulduğu tarihteki,
doğrudan doğruya kat mülkiyetine geçilmesi halinde ise, bu tarihteki değeri ile
oranlı olarak arsa payı özgülenmesi öngörülmüştü.[4] 5711 sayılı Kanun ile
getirilen değişiklikten önce bağımsız bölümlerin arsa paylarının saptanmasında
mülkiyet sahibi kişilerin kişisel beyanları yeterli görülmekteydi.[5] Ancak
değişiklikten sonra arsa paylarının belirlenmesinde, ana taşınmazın onaylı
(mimari) projesinin ve arsa paylarının bağımsız bölümlerin her birinin konumu
ve yüzölçümüne göre hesaplanan değerinin esas alınması esası getirilmiştir.[6]
Bu sebeple arsa payının, bağımsız bölümün konum ve büyüklüğe göre objektif bir
şekilde tespit edilmesi gereği ortaya çıkmıştır.[7] Arsa payı binanın mimari
proje müellifi mimar tarafından belirlenecektir. Kat irtifakı veya kat
mülkiyeti kurulması aşamasında, arsa payları bu tarihler itibariyle proje
müellifi mimar tarafından hesaplanacaktır. Söz konusu değişiklik ile ve arsa
payı hesaplamasının konusunda uzman olan mimar tarafından yapılmasının amacı
arsa paylarının bağımsız bölümlerin değerleriyle orantısız bir biçimde
saptamalarına engel olmaktır.[8] Bu durum 634 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinde
değişiklik yapan 5711 sayılı Kanunun gerekçesinde de “bağımsız bölümlerin arsa
paylarının tespiti, mülkiyet sahiplerinin kişisel beyanlarına bağlı olarak
değil, proje müellifi uzmanlaşmış mimar veya mühendislerin teknik bilgilerine
göre ve bağımsız bölümlerin konumu ile büyüklükleri esas alınarak hesaplanan
değerleriyle oranlı olarak, projesinde tahsis edilen arsa paylarının açıkça
gösterilmesi suretiyle, arsa paylarına dayalı hak kayıplarının önlenmesi…”
düzenlemesi ile açıkça görülmektedir.
634
sayılı kanunun 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinde “Bağımsız
bölümlerden her birine bu fıkra uyarınca tahsis edilen arsa payı, o bölümlerin
değerinde sonradan meydana gelen çoğalma veya azalma sebebiyle değiştirilemez.”
denmektedir. Yani yapı projesinin ilk haline sadık kalarak ve o tarihteki
değerlere bağlı olarak arsa paylarının belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Ancak bu uygulama, pratikte bazı sorunlara da yol açmaktadır. Nitekim Erkan
Alpöğünç’ün yazısında belirttiği gibi[9] tatbikatta proje müellifinin teknik
bilgisine göre objektif olarak arsa payını hesaplaması gerekirken, ender de olsa
ticari endişelerle (özellikle proje müellifinin aynı zamanda müteahhit olduğu
hallerde) arsa payını objektiflikten uzak bir şekilde tespit etmesi halinde,
arsa payının düzeltilmesi sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu sorun özelikle Kentsel
Dönüşüm nedeniyle binaların dönüştürülmesinde arsa payı oranına dayalı 2/3
çoğunlukla karar alma nisabı kuralı sebebiyle oldukça önem kazanmıştır.
Arsa
Payı Düzeltilmesi Davası ve Unsurları
Bağımsız
bölümlere ayrılan paylarla bağımsız bölümler arasında yasanın aradığı denklik kat
mülkiyeti kurulurken gereği gibi gözetilmemiş olabileceği gibi, sonradan ilave
edilen veya genişletilen katlar dolayısıyla de pay oranlarının yeniden tespiti
gerekebilir. Bütün bu hallerde “denkleştirme” veya “arsa paylarının
düzeltilmesi” davaları açılacaktır.[10]
Mimari
projesine göre ortak yer olması gereken bir yere her nasılsa pay ayrılmış ve
tapuda paydaşlardan biri adına bağımsız bölüm olarak kaydedilmiş olduğu
takdirde de iptal davası açılabilecektir.
Arsa payı düzeltmesi davası bir
tespit davasıdır. Dolayısıyla bu davada bir hakkın (arsa payının oranı)
varlığının tespiti talep edilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus davanın
açılması için korunmaya değer bir güncel yararın bulunması gerektiğidir.
Binanın
yıkılması ya da tamamen harap olması durumunda kat mülkiyeti veya kat
irtifakının sona ereceği, 634 sayılı Kat Mülkiyet Kanunu’nun “Anayapının Harap
Olması” başlıklı 47/1. maddesindeki düzenleme ile hüküm altına alınmıştır.
İlgili madde metni aşağıdadır;
“II
– Anayapının harap olması:
Madde
47/1 :Anayapının tümü harap olmuşsa, anagayrimenkul üzerindeki kat mülkiyeti
kendiliğinden sona erer.”
Anayapının
yıkılması veya tamamen harap olması sonucu kat irtifakı ve kat mülkiyetinin
sona ermesi halinde bu anayapı üzerindeki mülkiyet haklarının ve yapılacak
tasarrufların hangi hükümlere tabi olacağı da aynı kanunun “Bildirme Ödevi ve
Kaydın Silinmesi” başlıklı 48/2. Maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni
aşağıdadır;
“Madde
48/2: Kat mülkiyeti sona erince, kat mülkiyeti kütüğündeki sayfalar kapatılarak
gayrimenkulün kaydı anayapıdan sağlam kalan kısımlar gösterilmek ve kat
mülkiyeti kütüğü kurulmadan önceki genel kütük kaydiyle bağlantı sağlanmak
suretiyle, arsa payları oranında ortak mülkiyet esaslarına göre, genel kütüğe
tescil edilir. Bu halde sigorta bedelleriyle enkaz üzerinde de ortak mülkiyet
hükümleri yürür.”
Bağımsız
bölüm maliklerinin, kat irtifakının ya da kat mülkiyetinin bulunduğu zamanda
sahip oldukları arsa payları, anayapının yıkımından ya da tamamen harap
olmasından sonra da son derece önemlidir.
KMK
md. 48/2 uyarınca mevcut arsada artık “paylı mülkiyet” esaslarının uygulanacağı
düzenlenmiştir. Yargıtay’ın bu doğrultuda vermiş olduğu kararlar mevcuttur.
Örneğin Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 03.05.2004 tarih ve 2890 E., 3399 K.
sayılı kararında “47. maddenin açık hükmü karşısında ana yapının tamamının
harap olması durumunda kat mülkiyetinin kendiliğinden kalkacağı, tapuda
işlemlerin tamamlanmamasının kat mülkiyetinin devam edeceği anlamına
gelmeyeceği, arsa payları oranında mülkiyetin paylı mülkiyet şeklinde malik
olacakları…” şeklinde hüküm kurulmuştur. Paylı Mülkiyet, bir mal üzerindeki
mülkiyet hakkının, paylı olarak birden çok kimseye ait olması halidir.[11]
Pay
oranı, paydaşın, paylı malın yönetiminde söz sahibi olma durumunu (MK. m. 689),
yükleneceği gider, vergi ve sair yükümlülüklerin oranını (MK. m. 688/2) tayin
edeceği gibi, paylı mülkiyetin sona ermesinde veya satılmasında her bir
paydaşın mal veya para olarak eline geçecek şeyi de belirleyecektir.[12]
Ayrıca
31.05.2012 gün ve 28309 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan 6306 sayılı
“Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” ve 15.12.2012
gün ve 28498 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan, 02.07.2013 tarihli,28695 sayılı
Resmi Gazete ile değişik “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği ile 25.07.2014 tarihinde,29071 sayılı
Resmi Gazete ” ile getirilen yeni uygulamalar doğrultusunda bağımsız
bölüm maliklerinin sahip oldukları arsa payı oranlarının gerçeğe uygun olarak
tespit edilmesi, eskiye nazaran daha büyük öneme sahip hale gelmiştir.
6306
sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği kapsamında, riskli yapı olarak tespit
edilen ve bu Kanun kapsamında yıkımı gerçekleştirilen binalar ile riskli alan
ve rezerv yapı alanlarındaki arazilerde oluşacak paylı mülkiyet birliğinde,
uygulama işlemleri ve maliklerin taşınmaz üzerinde bulunacakları uygulama
tasarruflarında Medeni Kanunun 692/1. maddesinde düzenlenen pay ve paydaş
birliği yerine 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğindeki nisaplara göre
karar verilebilmektedir.
Örneğin,
Medeni Kanunun 691/2. maddesine göre olağan yönetim sınırlarını aşan ve paylı
malın değerinin veya yarar sağlamaya elverişliliğinin korunması için gerekli
bakım, onarım ve yapı işlerinde pay ve paydaş çoğunluğunun aranacağı
düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 692/1. maddesiyle ise paylı malın özgülendiği
amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı
ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf
işlemlerinin yapılmasını, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün
paydaşların kabulüne bağlanmıştır.
Ancak
6306 sayılı Kanun’un 6/1. Maddesi ile Medeni Kanunun uyguladığı çoğunluk
değerlerinden veya oybirliğinden farklı olarak şöyle bir düzenleme yapılmıştır:
“…Bu parsellerin malikleri tarafından değerlendirilmesi esastır. Bu çerçevede,
parsellerin tevhit edilmesine, münferit veya birleştirilerek veya imar adası bazında
uygulama yapılmasına, yeniden bina yaptırılmasına, payların satışına, kat
karşılığı veya hâsılat paylaşımı ve diğer usuller ile yeniden
değerlendirilmesine sahip oldukları hisseleri oranında paydaşların en az üçte
iki çoğunluğu ile karar verilir. Bu karara katılmayanların bağımsız bölümlerine
ilişkin arsa payları, Bakanlıkça rayiç değeri tespit ettirilerek bu değerden az
olmamak üzere anlaşma sağlayan diğer paydaşlara açık artırma usulü ile
satılır…” Afet riski altındaki binalar ve arsalar açısından. 6306 sayılı Kanun,
Medeni Kanun’a göre hem özel nitelikli bir Kanun olduğundan, hem de yürürlük
tarihinin daha sonra olmasından dolayı bu tip bina ve taşınmazlarda uygulama
6306 sayılı Kanun’a göre yapılacaktır.
6306
sayılı Kanun’un yukarıda örnek olarak verilen 6/1. maddesinden de anlaşılacağı
üzere 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği ile eski bağımsız bölüm
maliklerinin sahip oldukları arsa paylarının oranı sahip oldukları mülkiyet
hakkının özünü etkileyecek bir niteliğe sahip olmakta ve hatta sahip olunan
mülkiyetin nev’inin değiştirebilmektedir. Bu nedenle arsa payının kendi dairesi
veya işyeri açısından hatalı olarak belirlendiğini düşünen bağımsız bölüm
sahiplerinin açacağı arsa payı düzeltme davaları önem kazanmaktadır. Açılacak
arsa payı düzeltme davalarının temel unsurlarını da bu nedenle temel olarak
belirlemekte fayda bulunmaktadır.
Davacı
634
sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca arsa paylarının
bağımsız bölümlerin payları ile orantılı olarak tahsis edilmediği hallerde, her
kat maliki, kat irtifakı sahibi veya onların kanuni temsilcileri ve yasal
mirasçıları, arsa paylarının yeniden düzenlenmesi için mahkemeye başvurabilir.
Arsa paylarının düzenlenmesi talebi doğrudan mülkiyet hakkı ile bağlantılı
olduğundan, dava açma hakkı sadece kat maliklerine veya kat irtifakı
sahiplerine tanınmıştır.[13] Bu sebeple ana taşınmazda sonradan kat maliki
haline gelen kişilerin de arsa paylarının düzeltilmesi davası açma hakları
mevcut olacaktır.
Davalı
Arsa
payının düzeltilmesi davasında davalı, binada bulunan diğer tüm kat maliki veya
kat irtifakı sahipleridir. Bu tür bir davada, davacı olmayan tüm kat
maliklerinin ya da kat irtifakı sahiplerinin davalı olarak gösterilmesi
gerekmektedir.[14] Bir diğer anlatımla, dava sonucu arsa payının düzeltilmesine
karar verilir ise, düzeltme sebebi ile sadece bir bağımsız bölümün değil, diğer
bağımsız bölümlerin de arsa paylarının düzeltilmesi ve değişikliklerin tapuya
tescil edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, davacı dışında kalan tüm kat
malikleri veya kat irtifakı sahiplerinin davalı olarak gösterilmesi veya davada
taraf olmaları gerekir.
Görevli
ve Yetkili Mahkeme
634
sayılı Kanunun ek 1’inci maddesi, bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü
uyuşmazlığın sulh mahkemelerinde çözümleneceğini hükme bağlamıştır. Bir diğer
anlatımla, arsa payının düzeltilmesi talebi ile açılacak olan davada görevli
mahkeme sulh mahkemeleri olacaktır. Yetkili mahkeme ise HMK’nun 12’nci
maddesinin birinci fıkrası uyarınca taşınmazın aynından kaynaklandığı için
taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olacaktır.[15]
Kat
Mülkiyeti Kanunu madde 33’e de göre bu Kanunun uygulamasından kaynaklanan tüm
çekişmelerin Sulh Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerekir ve bu kural emredici
niteliktedir.[16]
Zamanaşımı
ve Hak Düşürücü Süre
Arsa
payı değişikliği veya düzeltilmesi talebi ile açılacak olan davalarda herhangi
bir hak düşürücü süre söz konusu değildir. Bu davalar, ana yapının kat
mülkiyeti veya kat irtifakı statüsünü koruduğu sürece açılabilecektir.[17]
Arsa
Payı Düzeltilmesi Talebi
Arsa
payı değişikliğinin yapılabilmesinin zorunlu şartı; arsa paylarının bağımsız
bölümlerin değerlerinin kat irtifakı ya da kat mülkiyetinin kurulduğu tarihte,
gerçek değerleri ile orantısız olarak belirlenmiş olmasıdır.[18]
634 Sayılı Kanunun 44’üncü Maddesi
634
sayılı Kanunun 44’üncü madde hükmü uyarınca ana gayrimenkulün üstüne kat
ilavesi yapılması veya zemin veya bodrum katlarında veya arsanın boş kısmında
24’üncü maddenin ikinci fıkrasında yazılı yerlerin sonradan yapımı ve ilavesi
mümkündür. Bunun için; (i) kat maliklerinin buna oybirliği ile karar vermesi,
(ii) yapılan yeni ilaveler de dahil olmak üzere bütün bağımsız bölümlerine
tahsis olunacak arsa paylarının usulüne göre yeniden ve oybirliği ile tespit
edilmesi ve (iii) ilave edilecek yeni bağımsız bölüme tahsis edilen arsa payı
üzerinde, tapu memuru huzurunda yapılacak resmi senetle 14’üncü maddeye göre
kat irtifakı kurularak bunun ana gayrimenkulün bütün bağımsız bölümlerinin kat
mülkiyeti kütüğündeki irtifaklar hanesine tescil edilmesi ve ana gayrimenkulün
kapanan eski kütük sayfası ile 13’üncü madde hükmüne göre bağlantı
sağlanmasının şart olduğu belirtilmiştir.
Söz
konusu madde (634 sayılı Kanun 44’üncü madde) uyarınca, yeni yapılan veya ilave
edilen yerler için arsa payı değişikliğinin yapılabilmesi için bir önceki
paragrafta bahsedilen şartların gerçekleşmiş olması gerekir.
Sonuç
Zamanında
inşa edilmiş olan binalarda yapım aşamasında hatalı olarak belirlenmiş olan
arsa paylarında değişiklik yapılmasının mümkün olmasının dayanağı 634 sayılı Kanunun
3. ve 44. maddeleridir. Bunun dışında eğer kat mülkiyeti mahkeme kararı ile
kurulmuş ise, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 303’üncü maddesi
uyarınca kesin hüküm teşkil etmesi nedeniyle, arsa payının yanlışlığı nedeniyle
dava açılamaz.[19]
Her ne
kadar 5711 sayılı Kanun ile getirilen değişiklikten sonra arsa paylarının
belirlenmesi konusundaki sıkıntılar azaltılmış olsa da, 6306 sayılı Kanun
hükümleri nedeniyle arsa payları KMK m3’e göre uygun biçimde paylaştırılmamış
ise bina yıkılıp yeniden yapılacağı zaman kat malikleri mülkiyet hakları
açısından büyük hak kayıplarına uğramaktadır. Böyle bir kayba uğramamak için
mülkiyet hakkı sahiplerinin kat mülkiyetine ya da kat irtifakına geçişlerde
arsa payı paylaşımlarına dikkat etmesi gerekmektedir. Ayrıca yeni bir daire
sahibi olacak kişilerin de satıştan önce alacakları bağımsız bölümün arsa
payına dikkat etmesinde yarar vardır.
Netice
olarak binalardaki daire veya işyeri sahipleri; zamanında belirlenen arsa
paylarının hatalı olarak belirlendiğini düşünüyorsa, haklı sebepleri varsa,
koşulları uyuyorsa ve iyi niyetli iseler arsa payının düzeltilmesi davası
açmaları gerekmektedir.
[1]
Ortak yerlere arsa payı verilmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu T. 25.05.1968,
E. 1697/1-32, K. 1968/319)
[2] “Arsa
paylarının düzenlenmesi ve de bağımsız bölümlere özgülenmesi, kat maliki ya da
kat irtifakı sahibinin, bağımsız bölümü ve de ana taşınmazın üzerindeki yasal
hak ve sorumlulukları ile doğrudan bağlantılı olduğu için, büyük önem teşkil
etmektedir.”Mahir Ersin GERMEÇ, “Kat Mülkiyeti Hukuku”, Seçkin Yayıncılık, 4.
Baskı, Ankara, 2011, s.69
[3]
Maddenin değişikliğe uğramasına ilişkin 15 Şubat 2005 tarihli hükümet tasarısı
gerekçesinde “madde ile kat mülkiyeti ve kat irtifakına konu olan bağımsız
bölümlerin arsa paylarının tespiti, mülkiyet sahiplerinin kişisel beyanlarına
bağlı olarak değil, proje müellifi olan uzmanlaşmış mimar veya mühendislerin
teknik bilgilerine göre ve bağımsız bölümlerin konumları ile büyüklükleri esas
alınarak hesaplanan değerleri ile orantılı olarak, projesinde tahsis edilen
arsa paylarının açıkça gösterilmesi suretiyle, arsa paylarına dayalı hak
kayıplarının önlenmesi ile kat mülkiyetine geçişte yazılı istem zorunluluğunun
kaldırılması amaçlanmıştır” denmektedir.” Erkan Alpöğünç, Arsa Payı Kavramı,
Önemi, Hesaplanması, Düzeltme Davası, TBB Dergisi 2010(89), s.495
[15]
HMK m.12; Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki; “(1) Taşınmaz üzerindeki
ayni hakka ilişkin veya hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile
taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın
bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.”
[16]
Prof. Dr. Selahattin Sulhi TEKİNAY, Kat Mülkiyeti ( Eşya Hukuku II/2) s.100,
Filiz Kitabevi, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi T. 23.1.1989, E. 198/9902, K.1989/831
( Yasa, 1989 Aralık, s. 1655).
[17] 3
Mart 2008 Tarihli 18. HD, 2007/9977 E., 2008/2872 K.
[18] 5
Şubat 2009 Tarihli 18. HD, 2008/10404 E., 2009/700, PULAK, a.g.e., s.54, 634
sayılı Kanun, m.3, f.2, cümle 1; “Kat mülkiyeti ve kat irtifakı, bu mülkiyete
konu olan ana gayrimenkulün bağımsız bölümlerinden her birinin konum ve
büyüklüklerine göre hesaplanan değerleri ile oranlı olarak projesinde tahsis
edilen arsa payının ortak mülkiyet esaslarına göre açıkça gösterilmesi
suretiyle kurulur.
Yorumlar
Yorum Gönder